15 Ocak 2013 Salı

Kıl Oluyorum

  • Olduğu gibi görünmeyenlere
  • Kadınlara ideal erkek taklidi yapıp, arkasından atıp tutanlara
  • Saçını süpürge edenlere
  • Kırmızı ojesinin çıkan uçlarına aldırmayanlara
  • Cepte kuruş yokken Luis Vitton çanta takanlara
  • Ona buna boynuz takanlara
  • Her boku kafana kakanlara
  • Yedek sevgili yapanlara
  • Kürk giyen kadınlara
  • Evlilik aşkı öldürmez biz ilk günkü gibi aşığız diyenlere
  • Yiyip yiyip kilo almayanlara
  • Sadece yemek tarifi ve çocuk muhabetti yapanlara
  • Ayağı kokanlara
  • Çok parfüm sıkanlara
  • Kendini Sultan Süleyman sananlara
  • Hürrem Sultan gibi takılanlara
  • Mehmet Günsur’a sinir olanlara
  • Slip mayo giyenlere
  • Takoz ayaklarına bakmadan parmak arası sevdalılarına
  • Her şeye söyleyecek bir laf bulanlara
  • Sabah sıcacık yatağı bırakıp gitmek zorunda olmaya
  • Her akşam ne yiyicez ulan diye düşünmek durumunda kalmama
  • Evlendikten sonra mutasyona uğrayan içindeki Recep İvedik’i çıkaran adamlara
  • Oğluyla evli olduğunu zanneden annelere
  • Klozeti temizlemeye
  • Sinir kontrolünü sağlamak zorunda olduğumuza
  • Çirkin şansı denen meseleye
  • Arkadaşlarımın eski sevgililerine bazılarının eşlerine
  • Beyninde Polyana vitesi taşıyanlara
  • Metrobüste dibime yapışanlara


Daha çoookk var…. Ama çok şeye kıl oluyormuşum ben yaJ En çok da bu durumların hiçbirini değiştiremediğim için bana kıl oluyorum. Heyyyyt oluyorum işte.


11 Ocak 2013 Cuma

Memleketten Kürtaj Manzaraları!

Ayşe Arman bir yazı yazdı bu hafta… Memleketimden kürtaj manzaraları idi yazının adı… Hadi derler ya burnumun direği sızladı diye işte öyle okudum yazıyı. Devlet hastanelerinde kürtaj yaptıran kadınlara yapılan o iğrenç aşağılama ve yıllarını insan sağlığına vermiş bazı sağlıkçıların kendi çaplarında karşılarındaki kadını incitme çabaları.  Anestezi vermeden bir kadının bedeninden bir canı parçalayıp alma! Çoğumuz dişçi koltuğuna otururken bile akla karayı seçiyoruz, bir diş çektirirken koca koca iğneler yapıyor diş hekimleri yanmasın canımız diye. Ulan kanal tedavisinde anestezi veriliyor da kürtaj’da niye verilmiyor!

Kadına verilen değer bu kadar işte! Devlet hastanesinde de diş hekimine gidip kanal tedavisi yaptırırken aslanlar gibi yaparlar iğnelerini, iş çocuk aldırmaya geldi mi kocanın altına yatmayı biliyorsun ama diye aşağılayanlar çıkar. Çünkü kadın tercihleri olmaması gereken ve tek hayattaki rolleri kocasının karısı, çocuğunun anası olacak kişidir!  Ha bir de evli değilse o kadın düşünün artık neler gelir başına…

Bugün de Sağlık Bakanı’ndan açıklama gelmiş. Bakınız o aydınlatıcı açıklama…

Gerek kürtajla ilgili işlemlerde gerekse diğer işlemlerde sistematik biçimde bir yanlışlık yoktur. Bu yayınlar ortaya çıktıktan sonra meseleyi araştırtım ama bu değerli yazar, kim, hangi hastanede, ne yanlışlık yapmış ifade ederse onun için gerekli inceleme, değerlendirme ve soruşturmaları yapabiliriz”


‘’Kürtaj’’ çok ürkütücü bir kelime…. Yaşayan bir canlının bir de senin için de yaşayan bir canlının hayatına son verme, onu içinden kazıtıp atma.  Hiçbir kadın isteyerek oturmaz o koltuğa! Ben inanmıyorum buna.  İşin bir de öbür yüzü var tabii… Doğanın kadınlara verdiğini söylediğimiz o mucize… İki kişi başlıyorsun ama kadının içinde büyüyor bir can.  Bir şekilde son vermen gerekiyorsa bu mucizeye yine tek başına oturuyorsun o koltuğa. Senin için parçalanıyor, erkeğin gözünde belki birkaç damla yaş.



Türkiye’de durum boktan ama dünya da çok iç açıcı değil.

* 58 ülke (dünya nüfusunun yaklaşık % 39.2'si) en liberal kürtaj yasalarına sahip. Çoğunlukla Kuzey'de yer alan bu ülkelerde, kürtaja nedenine ilişkin bir sınırlama olmaksızın izin veriliyor ve gebeliğe son verme kararı kadının. 

* 15 ülkede kürtaja sosyo-ekonomik nedenler çerçevesinde izin veriliyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 21.6'sını oluşturan bu ülkelerde, uygulamada bu kürtaj yasaları genelde liberal şekilde yorumlanıyor ve kadınlara yaşları, ekonomik durumları ya da medeni durumları gibi faktörler üzerinden kürtaj hakkı tanınıyor.

* 58 ülkede kürtaja kadının yaşamını ve sağlığını korumak adına izin veriliyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 13.8'ini oluşturan bu ülkelerin bazılarında kürtaja yalnızca kadının fiziksel sağlığının tehlikede olduğu durumlarda izin veriliyor. Bazılarında ise kadının ruhsal veya fiziksel sağlığının tehlike olması durumunda kürtaja izin veriliyor.Bu ülkelerin bazılarında kürtaja verilecek izin muhtemel zararın ciddiyetine bağlanıyor. CRR kürtajda sağlık istisnası tanıyan bu ülkeleri, yasalarını Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık tanımı çerçevesinde yorumlamaya ve kürtaja fiziksel ve ruhsal sağlık nedenleri üzerinden izin vermeye davet ediyor.

* Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25,5'ini oluşturan 68 ülke ise ya kürtajı tamamen yasaklamakta ya da sadece kadının hayatını kurtarmak izin veriyor.
* Diğer ülkeler ceza hukukunun "gereklilik" ilkesi çerçevesinde kürtaja izin verebiliyor. Birçok ceza kanunu uygulama kişinin kendi hayatını veya bir başkasının hayatını kurtarmak için gerçekleştirilmiş ise cezai sorumluluktan muafiyet tanıyor. Bu koşullarda, kürtaja açıkça yasalarda izin verilmemekle birlikte, kadının hayatını kurtarmanın gerekli olduğu durumlarda kürtaj uygulaması söz konusu oluyor.
  
Kadının etiyle, buduyla, doğuracağı, aldıracağı çocukla uğraşmayı bırakın artık. Herkesin kendi bedeni herkesin kendi kararı! Heee yaralarına çare olabilecek gücü varsa devletin o zaman kadının bedenine değil yüreğine, yaralarına el uzatsın.

3 Ocak 2013 Perşembe

Eve dönüş...


Uzun zamandır sesimiz soluğum çıkmadı… Neden yazmadık neden sustuk? Lafı dolandırmaya gerek yok. Korkuttuk sadece… Yazdıklarımız tahmin ettiğimizden daha çok ilgi çekti, çünkü maskeleri çıkarıp her şeyi olduğu gibi anlattık. Ondan sonra üçümüzü de sardı bir telaş. Önce vakit yok ayakları, aman yoğunuz tripleri… Kendimizi ve birbirimizi kandırmalar. Önce Leyla itiraf etti, çok başımız ağrır kör topal gidiyor, çocuğum var lan benim dedi. O fitili ateşledi ya ben de tırstım.  Şimdi düşünüyorum da amma korkakmışız yaa…. Deniz’de farklı bir yön verdi hayatına…

Ben Reçel… Klasik yeni yıl kararlarımdandı her şeye rağmen yazmak. Neyse özetle ben buradayımmmm….

Yazan: Reçel