Doğru bildiğimiz yanlışlar hayatımızın tam ortasına gelip padişah edasıyla kurulur. Pinokyo’nun burnu uzamış, ozon tabakasını delmiş kimse aldırış etmez. İşte evlilik için söylenen bazı klişeler var ki ulan neredesin be Davut dedirtiyor insana…
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur
Bu lafa küfür edilir gerçekten. Küllahıma anlat sen onu. Kirayı ödeyeme, faturalar geciksin, buzdolabı tam takır kalsın, sigara alacak paran olmasın, duş almak için sıcak su bile bulama görelim bakalım o samanlığı! Evlikte paranın maalesef önemli bir yeri var. Parayla saadet olmaz klişelerini de bir kenara bırakmak lazım. Parasız saadet gerçekten zor, aç ayı oynamaz misali. Tabii ki mutluluk için tek şart para değil, ama bal gibi oluyor parayla saadet. Ooo o restoran senin bu bar benim, gelsin yurtdışı seyahatleri, gitsin hediyeler, partilere akalım, brunchlara gidelim…. İşin aba
Nikahta keramet vardır
Çirkin kadın yoktur az votka vardır ile aynı kapıya çıkıyor. Evlenmeden önce kedi köpek gibi birbirini yiyen, ya da birbirini hiç tanımayan ama elektrik aldığını sananlar evlenince prensle prense mi dönüşüyor yani. Yok canım o öyle değil öpünce kurbağadan prense dönüşen adam evlenince yine kurbağaya bağlıyor.
Hayat müşterektir
Hayat müşterekse neden ütüleri hep biz yapıyoruz, yemek yapmak neden bizim görevimiz, evi neden hep biz temizliyor, küvetteki saçları neden hep biz topluyoruz. Bulaşık makinesini yerleştirmek hep bizim görevimiz, çamaşır makinesi zaten kankamız! Biz de çalışıyoruz ama bizim mesaimiz işten çıkınca bitmiyor. Hayat nerede müşterek şekerim! Yersen yani…
Çocuk evliliğin neşesidir
Çocuklara bayılırım, hele tombik tombik ayakları olur ya yiyesim gelir. Şimdi çocukları çok seviyorum diye Davut’a mahcup mu olayım yani. Çocuk evlilikte ilişkinin boyut değiştirdiği, çoluklu çocuklu tayfasına katıldığın, barlar yerine parkları mesken tuttuğun bir boyuttur. Yeterince sorumluluğu olan kadın bir de çocuk sorumluluğuna boğulunca zaten neşeye vakit kalmıyor.
Evliliğin ilk yılı zor zamanla birbirinize alışırsınız
Bu da boşanmaları ertelemek için ortaya atılmış bir laf olsa gerek. İlk yıl zormuş da sonrası kolaymış da! Desene yahu hayatta her şeye alışıyor insan sende bu deveyi gütmeye alışacaksın.
İki taraftan biri alttan alacak ki yürüyecek evlilik
Alttan almak lafı da Türklere özgü olsa gerek. Altan almak yerine doğru düzgün tartışabilmeyi, sorunları çözebilmeyi öğrensek daha sağlıklı olacak her şey. Sorunların üzerini kapatıp bir süre sonra yine gün yüzüne çıkıp, karşımıza dikilmelerine tanık olmayız böylece. Altan almak bence ilişkileri zedeliyor. Önemli olan iletişim kurabilmek, farklı fikirleri bakış açılarını tartışabilmek, savunabilmek!
Aman yaş farkı 3-5’i geçmesin
Bu da bana saçma geliyor. Yok kadın büyük olursa olmazmış da yok erkek büyük olursa o da yürümezmiş. Gönül ota da konar boka da diyorlar ya bu ağır kaçıyor tabi, ya insanın kime kendi yakın hissedeceği belli olur mu? Nüfus memuru tadında mı takılalım yani…
Bu liste böyle uzayıp gidiyor… İster inanın ister inanmayın Davut’ta sallamıyor artıkJ
Yazan: Leyla