22 Kasım 2011 Salı

Fazla söze gerek yok; Bu afişler herşeyi anlatıyor!

Bazen on binlerce kelimenin anlatamadığını bir resim, bir fotoğraf, bir karikatür tek bir kareyle anlatıveriyor. Bu afişler beni çok etkiledi. Erkek egemen bir dünyada kadının nasıl arka plana atıldığını, nasıl bastırıldığını o kadar farklı bir açıdan aktarmış ki hayran kaldım doğrusu...

Bu afişleri inceledikten sonra kendi evimi hayal ettim birden. Görmezden geldiğim detayları şöyle bir canlandırdım gözümde. Mesela sevgili eski sevgilim bornozunu hep benim bornozumun üzerine asar, o kocaman ayakkabıları benim dünyanın parasını verdiğim ayakkabılarımı ezer dolapta... Kumandanın yeri onun oturduğu koltuktur. 
Oysa erkek egemen bir dünyada tek kale olarak görür kadın evini. Öyle görmek ister yersen lüpen misali! Ama bu afişleri gördükten sonra yermiyimmm yemem:) Parnoyağa bağladım walla bir an önce eve gidip 7 yanlışı bulucam. Bana yapılan gizli komploları birbir ortaya çıkarıcam. İlk hedefim ayakkabı dolabı!
Banyo dolabını hayal ettim de benden çok kozmetik malzemesi var eşimin! Asker gibi dizmiş aynanın önüne... Benim kozmetikler, kremler de yer kıtlığundan dolap içlerine saklanmış.. 

Ev böyle de sosyal hayat farklı mı sanki. Bir düşünün bakalım, eve yine sizin gibi evli bir çift geldi misafir olarak. Manzara şu değil mi? Kadınlar mutfakta iyi niyetle birbirine yardım ederken erkekler birlikte televizyon seyreder. Gündemden, politikadan konu açılınca erkek dünya görüşünü istediği gibi söyler, eleştirir. Kadınlar ise onları dinler. Kadın görüş olarak kocasının karşısında olsa bile çıkıp da "hayır bu öyle değil, şöyle" demez, diyemez. Derse kocasını başkalarının yanında küçük düşürmüş, ona yersiz muhalefet etmiş olur.

Erkekler, kadının ne giyeceğine, nasıl yürüyeceğine bile karışır. Bildiğimiz kaba kuvvet kullanmasa bile sözleriyle bakışlarıyla psikolojik şiddet uygulamaktan çekinmez. Kadın eve nedensiz bir kaç gün geç gelse, canım sıkkın deyip olmadık bir saatte evden dışarı çıksa hem kocası hem de çevresi yine psikolojik şiddet uygular. Kadın "yaptım, çünkü canım sıkılıyordu" deme hakkına sahip değil yani. Bu konuda da temsili olarak erkeğin ayakkabası kadının ayakkabısını çiğner geçer.
İşin geyiği bir yana keşke evin içini düzenlemekle bu eşitsizliği sona erdirebilsek, kadının da erkek kadar söz söylemeye, üretmeye, başarmaya, karar vermeye, risk almaya, dağıtmaya, saçmalamaya hakkı olduğu bir dünya görüşü yaratabilsek!

Belki bir gün başarırız, belki....

Yazan: Leyla

2 yorum: