21 Ekim 2011 Cuma

Sonbahar, salyangoz, sen ve ben...

Sonbahar geldi, birçok insanın hüzün mevsimi..Beni ise kendime getiren, yazdan kalma sersemliği sirkeleyip atan, adı mutluluk olan bir mevsimdir sonbahar.Varolduğumu hissettirir bana. Rüzgarla, yağmurla bir de tuhaf ama salyangozlarla aşk yaşarım ben bu mevsimde.
Gizemli renkleri vardır bu mevsimin..Gizemini sanki bir gün çözecekmişim gibi gelir fakat çözmek istemem...Rüzgar başka bir dilde birşeyler fısıldar kulağıma. Anlamam fakat hissederim. Yaz sıcağında her sabah ve akşam iş ile ev arasında mekik dokurken serviste ağzım bir karış açık uyurum bütün bir yaz yapış yapış. Sonbahar uyutmaz beni... İlle de camdan beni seyret der, yağmur damlalarının tatlı tatlı vuruşunu dinlerim. Karnımda tatlı bir kıpırtı kıvranıp dururum. Hani insanlarda olur ya ilkbaharda böyle tuhaf bir kıpırtı. Heeeh işte o bende sonbaharda başlar. İnsanı rahatlatan bir serinliği vardır. Ne üşütür, ne terletir. Tatlı tatlı ürpertir vücudunu, bedenini farkedersin, daha da çok seversin kendini. Toprak kokar her taraf buram buram. Her tarafta salyangozlar gezer... Önüme çıktıkça toplarım onları sokaktan, yeşillikler arasına daha korunmalı bir bölgeye koyarım. Tabi bunu yapmak öyle her baba yiğidin harcı değil, her yağmurda en az yirmi salyangoz kurtarmak demek boru mu? Ben salyangozların hayatını kurtarırken çevredeki kadınlar Shakira vari kızlar ‘ayyy şu deliye bak, manyak bu’ dercesine bakarlarken herhalde yakışıklı adamlar da ‘ulen bu kız ne sümüklü, midesiz şey ‘diye düşünüyorlardır... Oysa ben bu ağır kanlı hayvanlara karşı bir görevim varmış gibi hissederim hep! Halbuki tez canlıyımdır ben, herşey çabucak olsun bitsin isterim bu küçük yapışkan canlıların aksine. 
Salyangozlar beni farklı bir havaya sokar. Sanki hiç aceleleri yok, sadece anın tadını çıkartıyorlar gibi gelir. Kendi kabuklarında kendilerine ait, huzurlu, mutlu,farkında yaşıyorlar sanki... Çok seviyorum salyangozları. Varoluşlarının nedeni insanlığa biraz kendilerine dönmeyi hatırlatmak içindir belki de, kim bilir...

Şimdi bu kadar kelamı niye ettiğime geleyimm...Salyangozlara yaşama hakkı elbete verelim, sokakta yüzümüze kıç görmüş gibi bakanları elbette umursamayalım! Keşke yazı burada bitseydi asıl mesele şu ki bugüne kadar tip tip bakan abuşları hiç takmadım kafama, taa ki bir kaç gün öncesine kadar! 
Heyy yakışıklı, Mehmet Günsur'um benim.........Ne bakıştı o beee, yer yarılsaydı ben içine girseydim. Oysa elimde o küçük yapışkanı görmeseydin gayet yavşamaya meyilliydin bana. O küçücük sümük mü ayırdı bizi ?? Salyanyozcukla ben arkandan öylece bakakaldık, seslenemedik bile, aklımız sende kaldı. Şimdi buradan sesleniyorum sana; O salyangozcuk hayatta, bende deli ve sümüklü değilim!!! Salyangozlara Yaşama Hakkı Verme Derneği'nin Kurucu Başkanıyım. Aslında şuan tek üyemiz blogda da yazan Reçel ama her yağmurda büyüyerek çoğalacağımıza inanıyorum.

Olur da sen de bir gün hatanı anlarsın yaa şunu bil isterim bu özel derneğin kapıları sana sonuna kadar açık....

Yazan: Deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder