27 Temmuz 2011 Çarşamba

Kadın kıllarına da özgürlük!

Kadınların güzellik, zarafet için katlandığı o kadar çok şey var ki… Say say bitmez. Pantolondan iç çamaşırımızın izi görünmesin diye giydiğimiz tangalar kıçımıza kaçıyor, ağda masalarında çığlıklar atıyoruz, bronz görünmek için soloryumlara giriyoruz, kanser riskini göze alıyoruz, alınan kaşlarımız bıyıklarımız kıpkırmızı oluyor, üç tel beyaz için tüm saçı boyatıyoruz, parmaklarımız topuklu ayakkabıların içinde büzüşüyor. Hep bir zariflik hep bir güzellik!

Çocukluğumdan hatırladığım çok komik anılarım var mesela… Bebekleri fırlatıp yere atardım.  Aaa! Yapma kızım bak ağlar bebekler!  Toka takmazdım. Cici olmazsın, ama sonra kimse sevmez seni!  Etek giymeyi küçüklüğümden beri sevmediğim için sokak ortasında çıkarmaya çalışırdım. Kızlar böyle yapmaz, tü kaka yapma böyle!  

Yaş büyüdü, artık sokak ortasında etek çıkarma devirleri bitti. Yaş büyüdü büyümesine de sadece büyümekle değişmiyor bazı şeyler. Kadınsan hangi yaşta olursan ol eğer zarif olacaksın, öyle topluluk içinde 32 dişini gösterip gülmeyeceksin, ay gazım geldi diyip osurmayacaksın, göbeğini kaşımayacaksın, dişlerin sigaradan sarı olmayacak, çıtı pıtı giyineceksin şöyle kadın kıyafetlerinden ne öyle bir kot bir tişört… Kotumla tişörtümle kadın olmayacak mıyım? Olmazzz… O topuklu ayakkabıların içerisinde parmakların büzüşse de kontes edasıyla yürüyeceksin. Mis gibi kokacaksın.

Hep bir zarafettir, güzelliktir, inceliktir gidiyor. Böyle zarif, ince ve güzel olmayı başarabilirsen eğer safkan kıllı mı kıllı, zaman zaman göbeğini kaşıyan, her sevindiğinde ya da sinirlendiğinde a....koyan bir erkek beğeniyor seni. Sonra da kocan oluyor. Kocanın kıllı göğsüne sarılıp uyuyorsun her gece. Erkek kokusu diye tabir edilen terle karışık keskin kokuyu soluyorsun. Sabahları bazen osuruyor. Gülüyorsun. Tek kaş olsa da dalga geçmiyorsun. Bazen dişlerini fırçalamayı unutuyor. Sarı sarı dişlerle sırıtıyor günaydın öpücüğü veriyor sana. Aldırmıyorsun. Ayak ve el parmaklarından fışkıran kıllarla dalga geçmiyorsun. Koltuk altını almadığı zamanlarda tiksinmiyorsun. Manikür yaptırmasa da tırnaklarını yese de karışmıyorsun. Kulağını temizlediği kulak çöpünü lavabonun üzerinde bıraksa da takmıyorsun. Ayaklarının kokusundan tiksinmiyor o rahatsız oluyor diye üzülüyorsun.


Peki bu fedakarlıklarının karşılığını alabiliyor musun? Tabii ki hayır. Ne zaman biraz kaşım çıksa sevgili eski sevgilim şimdi eşim hemen dalga geçmeye başlıyor.

- Ooo tek kaş olmuşuz, bıyıklarda çıkmış, benle yarışırsın bu gidişle…

Hafta sonu ne zaman rahat giyinsem işe giderken böyle giyinmiyorsun ama diye sitem ediyor.  Sinir oluyorum. Ama biliyorum ki bizim güzel ve zarif olmamaya hakkımız yok. Ağda yaptırmak olsun, kaş, bıyık, koltuk altı aldırmak olsun, epilasyon işkencelerini çekmek olsun ömrümüz boyunca kıllarla süren bir savaşımız oluyor. Tatile gideceğiz önce tam vücut ağda… Pürüzsüz bir tene sahip olalım. Sonra manikür, pedikür, kaş, bıyık… Bakanlar aman tırnakları da ne güzel bıyıkları da parlıyor hani desin. Aman yarabbim. Kişisel bakıma harcadığımız zaman ve para şaka gibi… 


Bende istemem tabii futbolcu gibi bacaklarımda kıllar olsun. İğrenç iğrenç ter kokayım.  Dişlerim sigaradan sararsın. Ama kadının buna neden hakkı olmadığına anlam veremiyorum. Geçen gün plazadan çıkan kadınları izledim. Neredeyse hepsi bir karış topuklu ayakkabı giymiş. Niye! Zarif kadın, kadın gibi kadın olabilmek için. Yıkalım dedim ya bu tabuları… Özgür olalım, tek kaş ile mutluysak böyle takılalım. Manikür de neymiş kanatıyorlar zaten yaptırmayıverelim…

Sonra bindim metrobüse zaten tepem atmış. Bir de karşımda burnunu karıştıran, yanımda ter kokan adamları görünce delirdim adeta. Sen misin be dedim. Başladım burnumu karıştırmaya… Dersin adam öldürmüşüm. Biraz önce burnunu karıştıran adamı umursamayanlar birden dikkat kesildi bana. Devrik gözlerle yediler bitirdiler. Bakarken içlerinden ettikleri küfürleri duyabiliyorum. Sevgili eski sevgilim görse herhalde beni tanımıyorum ayaklarında uzaklaşırdı yanımdan. Yılar mıyım hiç bir de indim durakta koca bir balgam attım yere. Yanımda yürüyen yakışıklı kusacaktı adeta. Yakıştıramadı tabii….


İşte biz her gün bu manzaralarla karşılaşıyoruz. Ama tek bir kaşımız çıkınca alay konusu, bakımsız kadın, ilgisiz eş oluveriyoruz. Ee bir de tabi rakiplerine koca sevgili kaptırmaca var.

Kadınların güzellik, zarafet için katlandığı o kadar çok şey var ki… Say say bitmez. Pantolondan iç çamaşırımızın izi görünmesin diye giydiğimiz tangalar kıçımıza kaçıyor, ağda masalarında çığlıklar atıyoruz, alınan kaşlarımız bıyıklarımız kıpkırmızı oluyor, üç tel beyaz için tüm saçı boyatıyoruz, parmaklarımız topuklu ayakkabıların içinde büzüşüyor.

Artık yıkalım tabuları! Özgür bırakalım şu zavallı içimizdeki kotlu tişörtlü kadınları, kişisel bakımına özen gösteren erkekleri takdir edelim göstermeyenlere de kişisel bakım dersi verelim hayrımız olsun…

Yazan: Reçel

1 yorum: